Kentsel Dönüşümün Serüveni – 6

Muhammet Adiloğlu

Tüm Makaleleri

6306 sayılı kanun kapsamında Riskli Binaların dönüştürülmesi için yapılan Kentsel Dönüşüm çalışmalarında mülk sahipleri ile yaşadığımız bazı trajikomik olayları sizlerle paylaşmak için bu satırları kaleme alıyorum. Kentsel Dönüşüm yapılacak olan imar adalarının eski yapılaşmanın yoğunlaştığı bölgelerde olması sebebiyle mülk sahiplerinin çoğunluğu genellikle ileri yaşlardaki vatandaşlardan oluşmaktadır. Vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmek sadece rakamsal anlamda yeterli olmuyor. Bu insanların doğup büyüdükleri yerleri yıkıp, yepyeni ve alışık olmadıkları yapılara yerleşmeleri çok da kolay gözükmüyor. Bizler, Kentsel Dönüşümü gerçekleştirirken vatandaşların duygusal manada bir çöküntüye uğramaması için hassas hareket etmemiz gerekiyor. Kendimizi, maddi ve manevi anlamda dönüşüme maruz kalacak olan vatandaşların yerine koymamız, karşı tarafı anlayıp çözüm yolları bulma noktasında bize daha doğru sonuca ulaşmamız için katkı sağlamaktadır. Bu sebep ile, rakamsal anlamda anlaşma sağladığımız vatandaşlar bizlerden çok değişik taleplerde bulunuyorlar. Bu talepler daha fazla daire edinebilmek için değil, orada yaşadığı hatıralarına karşılık olması içindir.

Kentsel dönüşüm çalışması yaptığımız bir imar adasında mülk sahiplerinden bir teyzemizin doğup büyüdüğü evinde yaşadığı hatıratı sebebiyle bizlerden talebi şöyleydi; Oğlum vereceğiniz daire tamam ama benim sizden bir isteğim var, ama bana bu isteğimi size söylediğim andan itibaren yerine getireceğinize söz verin! dedi. Ben de kendisine bilmediğim bir istek için söz veremeyeceğimi söyledim. Fakat ısrarla önce söz vermem gerektiğini, hatta yemin etmemi söyledi. Ben de kendisine yapabileceğim bir şey ise söz veriyorum deyince teyzemiz başladı anlatmaya. Oğlum ! biz uzun yıllar önce doğup büyüdüğümüz biricik evimizi bırakıp yurtdışına giderken babaannem evin bahçesindeki ağacın dibine elindeki değerli eşyaları gömdü. Aradan yıllar geçti, yaklaşık yirmi yıl sonra geri döndüğümüzde evimizin olduğu yerden yol geçmiş evimiz yıkılmıştı, fakat bahçemiz olduğu gibi yerinde duruyordu. Babaannem ve annem ahirete irtihal ettiler. Bizim bahçemizde oldukça fazla mirasçılar oluştu. Benimde, bahçedeki değerli eşyaları gömüldüğü yerden çıkartma imkanım hiç olmadı. Bugün ise bizim yurtdışına gidişimizin 40.yılı. Sizden istirhamım arsada hafriyat kazısı yaparak kendi ellerimizle gömdüğümüz o eşyaları çıkartmamızdır. Siz kazı işlemini yapın bir şey çıkar veya çıkmaz ben yine de taahhüt ettiğiniz daire sayısına göre üç gün içinde notere imzaya geleceğim dedi. Uzun uğraşlar neticesinde teyzemizin müsaitliğine göre, hava şartlarının oldukça elverişli olduğu bir pazar günü, gerekli izinler alınarak kazı yapacak ekip ayarlandı. Teyzemiz oğulları ile birlikte bahçede yerlerini aldı. Operatör e talimat verildi. Teyzemizin işaret ettiği yerlerde detaylı arama yapıldı. Hiç bir ize rastlanılmadı. Böylelikle teyzemizin gönlünü yapmış olduk. Nihayetinde bizlerle sözleşme imzalamaya ikna oldu. Fakat sözleşme imzalarken; Bak Oğlum ! Hafriyat çalışması yaparken dikkat edin bizim bahçede ağacın dibindeki değerli eşyalardan ziyade iki metre derinlikte çok fazla altın var, eğer bulup da bize söylemezseniz hakkımı helal etmem dedi. Tabi hafriyat neticelendi. Kentsel dönüşüm alanında bahsedildiği gibi bir şey bulunmadı 🙂 Mahalledeki söylentiler uzun yıllar artarak devam edecek gibi…..