Muhammet Adiloğlu
Ülkemizde yaşanan son yıkıcı depremlerden sonra kentsel dönüşüme olan ilgi bir hayli artmıştı. Fakat üzerinden geçen zaman maalesef bu ilgiyi günden güne azaltıyor. Vatandaşların kentsel dönüşümü kendi rızaları ile istemesini beklemek bizlere zaman kaybettiriyor gibi. Ciddi sayıda dönüşümü beklenen riskli yapı stoğunun olması bizleri ürkütüyor. Bu konuda gerek kamu, gerek özel sektör, gerekse mülk sahibi vatandaş üzerine düşeni yapmalı, en riskli yapılardan, riskli alanlardan başlayarak kentsel dönüşümün hızlanması için birlikte çalışmalıyız.
Burada kamu gücüne dikkat çekmek gerekiyor. Çok hisseli riskli yapılarda vatandaşlar ile uzlaşma çalışmalarını özel sektörün yapması, süreci oldukça uzatıyor. Fakat bu konuda kamu tarafından bir uzlaşma çalışması yapılması uzlaşma süreçlerinin hızlıca tamamlanmasını sağlıyor. Vatandaş ile özel sektörün uzlaşma aşamalarında, 65 yaş üstü vatandaş ile noter işlemi için sağlık raporu alınması, uzlaşma yapılmış vatandaşın ruhsat sürecinden önce vefat etmesi ve bununla birlikte yeni mirasçılarının bulunup tekrar sözleşme yapılmaya çalışılması maalesef süreci çok fazla uzatıyor. Bir de bu yeni hissedarlar yurt dışında ise, eyvah ki ne eyvah!
Vatandaş ile uzlaşma çalışmaları kamu tarafından gerçekleştirilmiş olursa, kamu tarafından A4 kağıda alınan bir imza ile vatandaşın hissesi şartlı kamulaştırma ile kamuya geçmiş oluyor. Böylece vatandaşın başına gelecek olumsuzluklar süreci etkilemiyor. Kamu tarafından ulaşmaların yapılıp daha sonra özel sektöre bu inşaatların yapılması için ihale edilmesi müteahhit firmaları gereksiz bir yükten kurtarmış olur. Böylece uzlaşma aşamasındaki aksilikler ile özel sektör cebelleşmiş olmaz. Kamu ile özel sektör arasındaki fark için yukarıda bahsettiğim aksilikler haricinde daha bir çok etken sayabiliriz.
Riskli yapıların süratli bir şekilde dönüşümü için kamu, özel sektör ve mülk sahipleri işbirliği içinde çalışarak, kentsel dönüşüm çalışmaları hızlandırılmalı ve riskli yapıların güvenli bir şekilde yenilenmesini sağlamalıdır. Bu şekilde, hem vatandaşların yaşam kaliteleri artırılacak hem de şehirlerimizin dayanıklılığı güçlendirilecektir. Kentsel dönüşüm, sadece bir yapı yenileme süreci değil, aynı zamanda toplumun güvenliğini ve refahını artırma çabasıdır. Bu hedefe ulaşmak için herkes üzerine düşeni yapmalı ve birlikte hareket etmelidir.